Yine sana yazıyorum ülkücü kız
Bir yorgun gecenin alacasında yazıyorum bu şiiri
Hangi duygunun selidir bu gözlerime dokunan
Hangi mevsimdir bu yüreğimi ayaza rest çektiren
Yangınların alevlerin yıkamadığı bir güman var yüreğimde
Bu gün deliyim bu gün firariyim bu gün Fırat gibiyim Dicle gibiyim
Yine sana yazıyorum ülkücü kız
Yine senin kalbine kanatlanıyor sözlerimdeki o gizli efsun
İçimde sana dair şarkılar geçiyor
Fikrimin en uç noktasında gözlerin sanki gel diyor
Aynalara dokunuyor gölgem
Dolu dizgin yürüyorum karlı Ankara sokaklarını
Aşkın ve sevdanın üstüne yemin ederim ki
Seni sevmekten öte bir duygu var içimde
Yine sana yazıyorum ülkücü kız
Gecenin alacasında kanayan mürekkebimle
Derin bir hüzün akşamında
Hicran kokan mektupların uğradığı bir adresten yazıyorum
Kör kütük sarhoşum
Ama o bildiğin sarhoşluklardan değil bu
Bu sarhoşluk gönül yolunda bir sevda yolcusunun sarhoşluğudur
Yine sana yazıyorum ülkücü kız
Bir türkünün yanıklığında arıyorum yüreğini
Saçların deyince bir ozan
Dalıp gidiyorum ötelere çok ötelere
Seher yelleriyle esiyorum şafağa
Tan yerince ağarınca uykusuz gözlerime soruyorum gözlerini
Allah canımı alsın ki ölümüne seviyorum seni
senin adını ve dinini çıkarlarımız için kullanmayacağız
bizi senden ayırma yarabbi...
Allahım,
İslam alemine, Türk milletine kem gözle bakanların
gözlerini oymayı bize nasip eyle yarabbi...
bu cennet vatanı başkalarına peşkeş çekenleri
yok etmeyi bizi nasip eyle yarabbi...
bu uğurda savaşacağız gerekirse şehit olacağız
bize sabır ver, güç ver bize şehit olmayı nasip eyle yarabbi...
.................................................. ... Benim Bir Sevdiğim Olmalı...
Benim Bir Sevdiğim Olmalı,
Adı Hilal, Adı Ülkü, Adı Asena Olmalı,
Tam Bir Müslüman Türk Kızı,
Helalim olmalı, Namusum Olmalı...
Sendedir Tüm Umutlar, Sanadır Tüm Yakarışlar,
Ülkemin Geleceği Sensin, Tek Çaremiz Sensin...
Ey Hilaller, Ülküler, Asenalar, Zeynepler,
Herşey Sizin Elinizde, Sizde Bütün Umutlar,
Vatana Sahip Çıkan, Allah'ını Bilen,
Güzel Evlatlar Yetiştirin...
Onlarki Bizi Hainlerden, Bizi Kansızlardan,
Beş Para Etmez Amerikalıdan,
Şerefizimizi Ayaklar Altına Almaya Çalışan Avrupalıdan,
Bizi Kendi içimizde bölmek İsyen Masonlardan,
Kısacası Kötü Olan Herşeyden Korusun...
Ey! Yar Deyipte Namusumuz Bildiklerimiz,
Uğrunda Dağlar Deldiren, Bir Gülüşüne Divane Olduklarımız,
Bizi Hayata Bağlayan, Yaşama Sevincimiz,
Sizedir Sözüm;
Sizdedir Tüm Umutlarımız, Sizedir Tüm haykırışlarımız,
Yurdumuzun Geleceği, Tek Çaremiz,
Allah'ını, Bayrağını, Vatanını, Kur-an'ını Bilen
Aslını Unutmayan... Güzel Evlatlar Yetiştirin!... Bir Bozkurt yüreğin Asenası oldum....
Bir Bozkurt yüreğin Asenası oldum....
Ah be gardaşım ah
Her Asenanın gönlünde bir Bozkurt yatar derdin ya
Sen dedikçe ben gözlerimi kaçırırdım ya senden
Kimi zamanda dolardı ya gözlerim
Utanırda söyleyemezdim ya sana gönlümdekileri
Şimdi söylüyorum işte
Sevdim be gardaşım
Bozkurt bakışlı,Vatan aşkıyla yanan
Bir Ülkücü Sevdim..!
Yüreğindeki Vatan aşkına, Bozkurt bakışlı kara gözlerine vuruldum..!
Bir Bozkurt yüreğin Asenası oldum..!
Ama korkuyorum gardaşım
Bu deli Asenanın durgunluğu korkusundandır
Sakın deme bana Asena korkar mı hiç diye
Korkar işte gardaşım korkar..!
Gözyaşıda döker,uykusuz gecelerede talim eder..!
Nedeni de Bozkurt'a olan sevdasıdır.
Biliyorsun be gardaşım ısırmak için nöbet tutan itler meydanlarda,
En savunmasız anını bekleyen kanı bozuklar fırsat kolluyor..!
Dost bildiklerimiz kahpe çıkıyor..!
Söylesene gardaşım nasıl korkmasın bu yürek..?
Bozkurt'unu yaban ellere yolcu eden nasıl korkmasın..?
Bozkurt'unu nasıl düşünmesin..?
Başını eğmez,Acısını belli etmez
Ama anlamaz mı Asenası bir derdinin olduğunu
Anlar be gardaşım anlar..!
Gurur duyar Bozkurtuyla,her zaman yanında olur Asenası
ama korkar işte..!
Kurulan kahpe tuzaklara düşmesinden korkar
Ölüme beraber gidememekten
Bozkurt'unu yalnız savaşmak zorunda bırakmaktan korkar..!
Şimdi anladın mı gardaşım
Gözlerimin neden dolduğunu , neden konuşamadığımı
O hırçın , savaşçı Asenanın yüreğindeki yangını şimdi anladın mı..? TERTEMİZ BİR BAYRAK GİBİ Dinle beni bu sefer,
Sen, ülkücü güzel kız,
Şimdi sana bu sözler,
Bil, ülkücü güzel kız.
İbadette en başta,
Başarıda yarışta,
Ahlakta ve namusta,
Sen, ülkücü güzel kız.
Seni gören durmalı,
Ülkücülüğün bilmeli,
Hem yüzünden görmeli,
Bil, ülkücü güzel kız.
Sevda dolsun yüreğin.
Eğilmesin bileğin.
Bilgilerle en derin,
Dol, ülkücü güzel kız.
Vatana sen lazımsın,
Ülke hizmet bekliyor.
Yürekli asenasın,
Sen, ülkücü güzel kız.
Sana bakan gözler,
İmrenerek bakmalı,
Sendeki güçlü yürek,
Cehaleti yakmalı.
Türk nesline sen ana,
Olacaksın unutma.
Düşme nefsin uğruna,
Sen, ülkücü güzel kız.
Senle gurur duyarım,
Yaşarsan sen ülkünü,
Tertemiz bayrak gibi,
Kal, ülkücü güzel kız.
Sen, ülkücü güzel kız.
ÜLKÜ ADLI GÜZEL
Sana bu gönlümü verdim vereli ,
Başka sevdalara lüzum kalmadı .
Tüm sevdalar gelip sende eridi ,
Göz bebeğim ,hiç rakibin olmadı.
Yüreğim seninle titredi ilk kez ,
Gençlik rüyalarım seninle doldu ,
Acıların yırttı da yüreğimi ,
Sevinçlerin ,benim huzurum oldu.
Karabasan dolu uykularımı ,
Aradığım bomboş duvarlardasın .
Bir dünya sığar yüreğime benim ,
Sen taşarsın ,sen dünyalar kadarsın .
Mehtaplı geceler ,kolkola girdik ,
Toyları düşündük ,Turan elinde .
Seninle dinledim dalga sesini ,
Seninle dolaştım ,sahil yolunda.
Her menzil ömürden bir parça söken ,
Demir çarık delen ,yollarda varsın .
Çölde gözyaşıyla yeşeren bağda ,
O bağda açılan ,güllerde varsın.
Bunalıp Rabbime sığındığım an ,
Ağlayıp ,yakaran dillerde varsın ,
Allaha açılan ,ellerde varsın.
Masirim ölümdür, neden korkum ölümden
Çalışırım milletimçin, ne gelirse elimden
Ölürsem Şehit ölüm, gül gögersin canımdan
Yaşasın hür milletim şadlık görsün ardımdan”
Türkmen yerleşim merkezlerinin dağıtılması planına bağlı olarak, birçok Türkmen köyü gibi, Tisin halkı da evlerinden atılarak, Kerkük‘ün banliyösünde inşa edilen mahallelere yerleştirilmişlerdi. Dört çocuk sahibi Bektaş Ali Feyzullah adlı Türkmen de, ailesi ile birlikte 1 Haziran semtinde ikamet etmeye mecbur edilmişti. Sürekli tehdit altında olan Bektaş 14 Ekim 1995 tarihinde Kerkük Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü ve eline bir kâğıt tutuşturuldu. Kendilerinden 24 saat içinde Kerkük’ü terk etmeleri isteniyordu.
Ertesi gün kapıya dayanan emniyet güçleri, evin kızı Zehra ile karşılaştı. Türkmen kızı Zehra’nın Kerkük’ü terk etmeye niyetli olmadığı, emniyet güçlerine haykırdığı şu sözlerden de anlaşılıyordu “Ey ahali, ben Kerkük’ün kızıyım. Bu şehirden asla göç etmeyeceğim. Bu zulüm politikasını protesto etmek, Türkmenlere bağımsızlık yolunu açmak ve Türkmen sözcüğünü yükseltmek uğruna, şimdi kendimi yakacağım. Kerkük bize kalacaktır. Katillere ve zalimlere ölüm ”.....
Bu sözlerin ardından Zehra gaz bidonunu üzerine boşaltarak, kibriti çaktı ve herkesin gözleri önünden bir alev yumağına döndü.
Herkesi dehşete düşüren bu olaydan sonra, kızın ailesi taziye geleneğini tamamladı ve üçüncü gün baba Bektaş evine dönerken, tekrar emniyet güçlerini kapıda gördü. Güvelik güçleri son bir ihtar daha vermeye geldi. Ertesi gün 19 Ekim 1995 tarihinde Bektaş Ali, aile fertleri birlikte kamyona bindirildi ve aynı gün Erbil’e gönderildi.
Irak Türklerinin günümüze kadar devamlı ve daha bitmemiştir. İnsan haklarının ve can güveliğinin olmadığı Irak’ta daha nice acılı günlerin Türkleri beklediğini söylemek, artık bir kehanet değildir.
Körfez krizinin Irak Türklerine getirdiği bir değişiklik de, birleşik güçleri, güvenlik bölgesi adı altında Irak’ın kuzeyinde 36. paralelin üstünde kalan bölgedeki Türklerin durumudur. 36. paralelin üstünde kalan güvenlik bölgesinin geleceği belirsizlik içinde olduğundan dolayı, bu bölgede yaşayan Türkler de huzursuz ve tedirgindir.
36. paralel altında, yani Saddam yönetiminin insafına terkedilmiş bölgede yaşayan Türkler de, can ve mal güvenliğinin olmadığı bir ortamda varlıklarını devam ettirmeğe çalışıyor. Kendi topraklarını, istemeyerek terk eden bu insanların dramı, Irak’ta insan haklarına saygının, demokrasinin, huzur ve istikrarın sağlanacağı güne kadar süreceğe benziyor.
Türk dünyası için can atan ve gönül veren usta kalemlerimizden şair ve yazar Fahri ERSAVAŞ Türkmen Kızı Zehra için duygu seli gibi insanların yüreğine esip geçen bir duygusal şiir kaleme almıştır.
.................................................. .............................
KENDİNİ YAKAN KERKÜKLÜ TÜRKMEN KIZI ZEHRA’YA AĞIT
Yıllardır bitmek bilmiyordu, Kerküklü Türklerin çilesi
Zulüm işkence sürgün ölüm, Olmuştu alınlarının yazısı
Günlerden bir gün, Kerkük’ün Tisin köyünden
Bektaş Ali Feyzullah’a gelmişti sıra
Evini köyünü terk edecekti, Güney Irak’ta bilmediği
Tanımadığı bir yere, Göç edecekti
Böyle buyurmuştu çünkü, Gaddar Saddam’ın adamları
Üç gün mühlet vermişlerdi Bektaş Ali’ye
Bunca zulüm bunca horlanmadan sonra, Buda mı gelecekti
Bektaş Ali’nin başına
Ne bitmez çileydi, Irak İran savaşında
Askere alınmıştı Bektaş Ali’nin, İki oğluyla damadı
Savaş biteli yıllar olduğu halde, Hala dönmemişlerdi geri
Duyduklarına göre, Oğlunu esir düşmüştü biri
Diğeri de kayıp olmuştu, Damadından ise hiç haber yoktu
Bektaş Ali ve karısı, Savaştan dönmeyen oğullarına mı yansın
Yoksa yetim kalan torunlarına mı, İşte bu acılar içindeyken
Dayandı Saddam’ın adamları kapıya yine, 24 saatte bu köyü terket diye
Bektaş Ali direndi, Köyümü yurdumu terketmem dedi
O direndikçe de coplayıp tekmelediler, Öfkelerini yenemeyen katiller
Sonunda karakula götürüp, Daniskasını yaptılar ona işkencenin
Anasından emdiğini burnundan getirdiler Baktaş Ali’nin
Artık ister istemez, Boyun eğecekti zulme
Fakat tam o sırada, Zehra çıktı ortaya
Bektaş Ali’nin küçük kızı Zehra, Kükredi Saddam’ın adamlarına
Bağırdı karşı koydu direndi, En sonunda gürledi Zehra
“Ey ahali” diye başladı söze :“Ben Kerkük’ün kızıyım, Vatanımı asla terketmem
Kerkük Türkmen toprağıdır, Ben bu topraklarda doğdum
Bu topraklarda büyüdüm, Anam babamda, Bu topraklarda doğup büyüdüler
Bu topraklarda doğup büyüdüler, Atalarım da bu yerlerde yaşayıp öldüler
Bu insanlık dışı zulmü, Protesto etmek için
Türkmen kimliğimi yüceltmek için, Şimdi kendimi yakacağım”
diye haykırdı, Ve yanında bulundurduğu bir bidon gazı
Döküp üstüne, Ahalinin ve Saddam ’ın adamlarının
Şaşkın bakışları arasında, Çakıp kibriti yaktı kendini Zehra
Anasıyla babası mahvoldu o an, Taş kesildi Tisin köylüleri
Baka kaldı Saddam’ın o domuz adamları, Hayretler içinde
Halbuki Zehra, Henüz baharındaydı ömrünün
Ona kefen değil gelinlik yakışırdı bu yaşta
Ama olmadı, Yakarak kendini son verdi hayatına
O gün takvimler 1995 ‘in, Ekim ayının
16 ‘sını gösteriyordu, Verdiği sözde durdu
Yurdunu terk etmedi Zehra, Gelenek gereği Kerkük’te
Kadınlar gitmezdi marazlığa, Anası da gitmedi töreye uyup
Bağrı yanık çileli ana, Seslendi cenazenin ardından
’’ Kızımı mezarına yavaşça indirin Rahat yerleştirin yerine’’
...Diyebildi ancak...
ADIMIZ DELİKURT ZAMAN DURSUN YÜREKLER SUSSUN
BİZ BURDAYIZ ÇAKALLAR KAÇSIN
SEN HEY GAFİL ARTIK ÇOK GEÇ
ÖZÜMÜZ VAR SÖZÜMÜZ VAR
ADIMIZ DELİKURT
SIKIN SIMSIKI YÜREK KOÇ YÜREK
DELİKURTLAR BUYRUK ALACAK
O GÜN GELECEK ŞAFAK SÖKECEK
BU DESTAN HİÇ BİTMEYECEK
O YOLLARDA UZUN YOLLAR
O YOLLARDA UÇURUMLAR
SÖKÜP ATMALI ZİNCİRLERİ
BOZKURTLAR GELİP YEMİN ETMELİ
ANDIMIZ DELİKURT....
BOZKURT,Güç ve enerjidir.
BOZKURT,Cesaretin sembolüdür.
BOZKURT,Savaşçılığı temsil eder.
BOZKURT,Türk’e yol göstericidir.
BOZKURT,Türk ırkının sembolüdür.
BOZKURT,Kılavuzdur,yol göstericidir.
BOZKURT,Türk Kültürünün bir bölümüdür.
BOZKURT,Yaşayan ülkümüzün sembolüdür.
BOZKURT,Türklüğün birliği ve bütünlüğüdür.
BOZKURT,Türklüğün ve Türkçülüğün sembolüdür.
BOZKURT,Asırlardır yaşayan Türk kültürünün bir parçasıdır.
BOZKURT,Türk’ün Özgürlüğünün ve bağımsızlığının sembolüdür.
BOZKURT,Türk varlığının sonsuza kadar devam edeceğinin göstergesidir.
"KARLI TANRI DAĞLARI'NIN önünde meşale tutan bir BOZKURT olsun,bu meşale genç Türkiye Cumhuriyeti'nin ilminin ifadesi olsun. ERGENEKON'dan çıkmamızda kılavuz olan BOZKURT, TÜRKLÜĞÜN Anadolu'daki topraklarındaki yeni devletin kuruluşunu ifade etsin."
Türk milliyetçileri Hira Dağı kadar Müslümandırlar. Tanrı Dağına kadar Türktürler. Türk milliyetçileri emperyalizm her çeşidine karşıdırlar. Bunu için hür yaşamayı, doğruluğu, millet varlığını temsil eden Bozkurtçuluğu kutsal saymaktayız. Kim ne derse desin.. Biz Bozkurtlarız, Bozkurtçuyuz ve Bozkurtlar ordusuyuz.